Yer: Ankara Esenboğa Havalimanı / Saat:
Gül Kırmızısı Şehir Petra Turu
1.Gün : Amman – Amman Şehir Turu – Nebo Dağı
Siz değerli misafirlerimizle havaalanında
buluşmamızın ardından Amman’a yolculuğumuza başlıyoruz. İlk olarak Nibu Dağı veya Nevo
Dağı Ürdün'ün Medeba ilinde yer alan dağdır. Deniz seviyesinden
yüksekliği yaklaşık 817 m olup, parçası olduğu Avarim Dağlarının en
yüksek noktasıdır. Tanah’ta, Vadedilmiş Toprakların Musa’ya gösterildiği yer olarak geçmektedir.Tanah’ın Tesniye
kitabında, Musa Peygamber’in Pisga Dağı’na çıktığı ve oradan Vadedilmiş
Toprakların tamâmının kendisine gösterildiği anlatılır. Daha sonra Musa’ya
Vadedilmiş Topraklara girmenin kendisine nasip edilmediği bildirilir. Bu
vahiyden bir süre sonra Musa, Moav’da vefat eder ve defnedilir. Katolik
Ansiklopedisi'ne göre Pisga, Avarim Dağlarının kuzey kısmı olup, Nibu Dağı,
Pisga Dağlarının en yüksek parçasıdır. Hristiyan geleneğine göre, Musa, bu
dağda gömülüdür, fakat kabrinin yeri bilinmemektedir.Yemek molamızın ardından
Amman Kalesi Ürdün'ün başkentinin
orta kesiminde, Amman
Şehir Merkezi üzerinde yükselen L şeklinde bir tepe
üzerinde bulunan bir arkeolojik
alandır .Amman Kalesi, dünyanın en eski
sürekli yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir. Neolitik dönemden
beri yerleşim olduğuna dair kanıtlar bulundu ve tepe Tunç
Çağı'nda (MÖ 1800) güçlendirildi. Tepe, MÖ 1200'den bir süre sonra Ammon Krallığı'nın
başkenti oldu . Daha sonra Asur , Babil , Ptolemaios , Seleukos , Roma , Bizans ve Emevi imparatorlukları
gibi büyük güçlerin etkisi altına girdi .Şehir , akropol rolü
verilen Kale Tepesi'nin çok ötesine genişledi . Emevilerden sonra bir gerileme
dönemi geldi ve sonraki bin
yılın büyük bir bölümünde eski şehir, yalnızca Bedeviler ve
mevsimlik çiftçiler tarafından ara sıra kullanılan terk edilmiş bir harabe
yığını haline geldi ; Bu ara, 1878'de Osmanlı İmparatorluğu'nun yerinden
edilmiş Çerkes mültecileri oraya yerleştirmesiyle sona
erdi .Buradaki gezimizin ardından Petra’ya yolculuğumuza başlıyoruz.
2.GÜN: Petra Antik Kenti - Wadi Rum
Sabah otelde alacağımız
kahvaltının turumuz başlıyoruz.İlk olarak Petra ile turumuza başlıyoruz. Petra,
çölün ortasında bir mucize gibi yükselen ve tarihin büyüleyici izlerini taşıyan
bir antik kent. Ürdün’ün kızıl kayalarına oyulmuş bu eşsiz kent, “Gül Renkli
Şehir” olarak biliniyor. Şüphesiz, dünyada görülmesi gereken en etkileyici
yerlerden biri!Siq adı verilen dar bir geçitten geçerek ulaşabileceğin Petra,
bu yolculuğun sonunda ziyaretçilerine sanki başka bir dünyaya adım atmış gibi
hissettiriyor. İlk karşılaşılan yapı olan Al-Khazneh (Hazine), kayaların
arasından aniden beliriyor ve büyüleyici görünümüyle insanı içine çekiyor.
Ancak Petra Antik Kenti’nin güzellikleri sadece bununla sınırlı değil.
Tapınaklar, mezarlar, tiyatrolar ve çölün ortasında saklanmış diğer yapılarıyla
burası tam bir keşif cenneti. Petra’yı görmek demek, tarihin içinde kaybolmak
ve çölün mistik atmosferinde unutulmaz bir deneyim yaşamak demek! Petra,
milattan önce (MÖ) 4’üncü yüzyılda Nebatiler tarafından kurulmuş ve başkent
olarak kullanılmış bir antik şehir. Baharat ve tütsü ticaret yolları üzerinde
yer alan bu kent, kayalara oyulmuş büyük yapıları ve gelişmiş su sistemiyle
dikkat çekiyor.Özellikle de Al-Khazneh (Hazine) ve Ad-Deir (Manastır) gibi
yapılar dönemin zenginliğini açıkça yansıtıyor. Milattan sonra (MS) 106 yılında
Roma İmparatorluğu’nun kontrolüne giren Petra, Roma etkisiyle sütunlu yollar ve
tiyatrolar da kazanmış. Ticaret yollarının değişmesi ve afetler sonucu terk
edilen şehir, 1812’de Johann Ludwig Burckhardt tarafından yeniden keşfedilmiş. Petra, Nebatiler tarafından
kurulduktan sonra Roma, Bizans ve Arap-İslam kültürlerinin etkisi altında
kalmış, en önemlisi de ticaret yollarının kesişim noktası olarak farklı
kültürlerin etkileşimine zemin hazırlamış. Özetle; Petra hem kültürel hem de
dini açıdan önemli bir miras olarak farklı medeniyetlerin buluşma noktası olmuş
bir yer. Petra’nın en ünlü
yapılarından olan Al-Khazneh, kayalara oyulmuş etkileyici bir fasada (ön yüze)
sahip. Yüksekliği ve detaylı işçiliğiyle büyüleyici bir görünüme sahip olan
Al-Khazneh, Roma ve Yunan mimarisinden izler taşıyan bir yapı olarak özellikle
film endüstrisinde, örneğin Indiana Jones gibi yapımlarda yer
almasıyla da oldukça ünlü. Petra’nın
yüksek kayalıklarında bulunan Al-Deir Manastırı, bölgede Al-Khazneh’den sonra
en dikkat çekici yapı. Büyüklüğü ve görkemiyle etkileyici olan bu yapı,
kayalara oyulmuş büyük bir odadan oluşuyor. Yüksek bir noktada bulunması buraya
tırmanmayı bir macera haline getirse de zirveden Petra’nın panoramik
manzarasını izlemek kesinlikle ödül gibi bir deneyim oluyor. Petra’nın en ihtişamlı
yapılarından biri olan Kraliyet Mezarları, yine kayalara işlenmiş büyük ve
detaylı yapılardan oluşuyor. Şehrin zenginliğini ve gücünü simgeleyen bu
mezarlar, farklı krallara ve soylulara ait olup etkileyici mimarisiyle dikkat
çekiyor. Her bir mezar, özgün tasarımı ve işçiliğiyle Petra’nın sanatsal
zenginliğini tekrar tekrar ortaya koyuyor. Petra’ya girişteki dar ve uzun geçit olan Siq Vadisi, şehrin
tarihsel atmosferini sinematik bir şekilde gözler önüne seriyor. Yüksek
kayalıklar arasında ilerlerken kayaların arasındaki doğal ışık oyunları ve
Petra’nın gizemli havası, insanı anında sarıp sarmalıyor. Yani Siq Vadisi, daha
Petra’yı keşfetmeye başlamadan mistik bir yolculuk hissi yaratıyor.Petra’yı siz
değerli misafirlerimizle tüm gün gezeceğiz.
3.GÜN:Wadi Rum – Akabe – Lut Gölü
Sabah otelde alacağımızın
ardından Wadi Rum jeep safari turumuza başlıyoruz. Ay Vadisi olarak da bilinen Rum Vadisi
, Ürdün'ün
güneyindeki Akabe'nin
60 km doğusunda yer alan kumtaşı ve granit kaya içinde oluşmuş bir
vadidir. Ürdün'deki en büyük vadidir.Rum Vadisi, tarih öncesi çağlardan beri
birçok insan kültürü tarafından yerleşim görmüştür; Nebatiler de
dahil olmak üzere pek çok kültür, kaya resimleri, duvar yazıları ve tapınaklar
biçiminde izlerini bırakmıştır.Rum Vadisi, 2011 yılında UNESCO tarafından
bir Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. İsmi;Rum
Vadisi adını İrem şehrinden aldığı
düşünülmektedir.Tarihçesi;Rum Vadisi, yazıtlar ve mabetler bırakan
Nebatîler de dahil olmak üzere birçok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Arap
Ayaklanması süresinde birçok kez Rum Vadisi'nden geçen İngiliz arkeolog T. E.
Lawrence sayesinde bu alan bilinirlik kazanmıştır. Jeep turumuzun ardından turumuza Akabe ile devam ediyoruz.Ardından Lut
Gölü ile devam ediyoruz.Lut Gölü ya da Ölü
Deniz, doğuda Ürdün,
batıda İsrail ve Batı
Şeria ile
sınırlanmış bir tuz
gölüdür. Ürdün Rift Vadisi'nde
yer almaktadır ve ana kolu Ürdün
Nehri'dir.Yüzeyi
ve kıyıları, Yeryüzü'nün en
düşük rakımlı deniz seviyesinden 430.5 metre daha altındadır. 304 metre
derinlikte, dünyanın en derin hipersalin gölü ‘dür.
342 g/kg tuzluluk oranı ile dünyanın en tuzlu su kütlelerinden biridir –
okyanusa göre 9.6 kat tuzlu – ve yüzmeyi deneyen kişileri havaya kaldıracak
kadar, 1.24 kg/L yoğunluğa sahiptir. 'Ölü Deniz' denilmesinin
sebebi, sudaki yüksek tuz oranının, bitkilerin ve hayvanların gelişebilmesi
için fazla sert bir ortam yarattığından hiçbir yaşama ev sahipliği
yapmayaşındandır.Lut Gölü’nde siz eğerli misafirlerimiz için yüzme vakti
vereceğiz.
4.GÜN:Lut Gölü ( Ölü Deniz ) – Jerash Antik Kenti
Sabah otelimizde alacağımız
kahvaltı sonrasında Jerash Antik Kenti’ne yolculuğa başlıyoruz. Ceraş, Antik
Roma döneminde
Geresa adıyla bilinmekte olup gelişmiş ve kalabalık ticaret şehriydi. MS 749
yılında şiddetli bir deprem sonucu Ceraş'ın büyük bir bölümü yıkmıştır. Şehrin
yıkım ve kalıntıları yüzlerce yıldır toprağa gömülü kalmış olup 1806 yılında
Alman oryantalist Ulrich Jasper Seetzen tarafından
keşfedilmiştir. Jerash, Dünyanın
Yeni Yedi Harikasından biri olan Petra’dan sonra Ürdün’ün ikinci önemli
arkeolojik alanı. Tarihi M.Ö. 7500 yılına dayanıyor. M. Ö. 2. yüzyılda
Helenistik şehir olarak kurulan kent, günümüzde en büyük ve en iyi korunmuş
Roma ve Bizans kalıntılarına sahip. Ortadoğu’nun Pompeii’si
yakıştırması da buradan geliyor. Ancak bunun çok yanlış bir tabir olduğu
konusunda görüşler de mevcut. Jerash, 2004 yılından beri UNESCO’nun
Geçici Listesi’nde yer alıyor.
Antik kente girişi Hadrian Kemeri ile yaptık. İmparator
Hadrian anısına M. S. 129 – 130 yılında yapılan kemer 3 adet geçişe sahip.
Yüksekliği 22 metreyi bulan kemerin bir benzeri Antalya’da bulunuyor. Kemeri geçtikten sonra sol
tarafta Hipodrom bulunuyor. M. S. 1 – 3. yüzyıl arasında
yaptırılan hipodrom, 15 000 kişi kapasiteli. Atletizm oyunlarına ve araba
yarışlarına ev sahipliği yapmış bir alan. Hipodrom’u geçtikten sonra Güney Kapısı’na
varılıyor. Burası da Hadrian Kemeri gibi M. S. 130 yılında yapılmış ve 3 kemere
sahip. Zamanında şehrin 4 ana girişinden biri olarak kullanılmaktaymış. Kapıyı
geçer geçmez sizi muhteşem bir meydan karşılıyor. Oval Plaza (Oval
Forum), Jerash Antik Kenti’nin en etkileyici yerlerinden. Kireç tacı
döşemeli alanda 56 adet sütun bulunuyor. Antik kentin ana caddesi Cardo Maximus. Uzunluğu 800
metre. Oval Plaza’dan Kuzey Kapısı’na kadar devam etmekte. Cardo
Maximus’un ortalarında Nymphaeum adı verilen özenle yapılmış
çeşme var. Antik kentin en iyi korunmuş yapılarından. İki katlı olan Nymphaeum,
yarım daire şeklinde M. S. 190 yılında inşa edilmiş. Cardo
Maximus üzerinde bulunan Kuzey Tetrapylon antik kentin kuzey
tarafında gittiğimiz en son nokta. Dört girişi olan yapı caddelerin kesişim
noktasında bulunuyor. Buradan Kuzey Tiyatro’ya doğru yol aldık. Meclis toplantıları için
kullanılan Kuzey Tiyatro, 2000 kişi kapasiteli. M. S. 165 yılında
inşa edilmiş daha sonra da genişletilmiş. Depremlerde zarar görse de,
restorasyonlar çalışmaları ile günümüze ulaşmış. Ana
caddenin üst tarafında kalan caddeyi kullanarak geri dönüş yoluna başladık.
Karşımıza çıkan yapı Artemis Tapınağı. Şehrin en tepe noktalarından
birine inşa edilmiş. Koruyucu tanrıça Artemis’e atfedilen tapınak normalde 32
sütun olarak planlanmış, ancak tamamlanamamış.Jerash Antik Kenti gezimizin
ardından Amman’a geçiyoruz.Amman Roma Tiyatrosu ve dileyen misafirlerimizle
Amman gecesini ziyaret ediyoruz.
5.Gün:Amman- Havaalanı
Otelde alacağımız kahvaltının ardından dönüş yolculuğu için
Amman Havaalanına geçiyoruz.
Bir sonraki turumuzda görüşmek üzere siz değerli
misafirlerimizle vedalaşıyoruz.
Not:Wadi Rum’da hatırda diye alacağımız kumları şişede
götürebiliriz.Bazen alıyorlar bazen almıyorlar.Kesin bir şey diyemiyorum
sanırım belli bir kural yok
Not:Hediyelik eşyaları kesinlikle Akaba’de alınmasını
tavsiye ediyorum.En uygun buraası
Not:Kesinlikle her zaman pazarlık yapacağız fiyat çok
düşebiliyorlar.
Not: Para verince para üstünü alalım ,unutturmaya
çalışabiliyorlar.